Bugün: 30 Ekim 2024 Çarşamba

GENEL

MKE Fabrikası Davasında Sanıklar Suçlamaları Kabul Etmedi! Duruşmaya Ara Verildi


MKE Fabrikası Davasında Sanıklar Suçlamaları Kabul Etmedi! Duruşmaya Ara Verildi

MAKİNE ve Kimya Endüstrisi'nin (MKE) Ankara Elmadağ'daki Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda 5 işçinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin açılan davada, 3'ü tutuklu toplam 6 sanığın yargılandığı duruşmanın sabah bölümünde savunma yapan 3 sanık, suçlamaları kabul etmeyerek davanın gidişatını belirledi

4,49 B
 MKE Fabrikası Davasında Sanıklar Suçlamaları Kabul Etmedi! Duruşmaya Ara Verildi
MAKİNE ve Kimya Endüstrisi'nin (MKE) Ankara Elmadağ'daki Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda 5 işçinin hayatını kaybettiği patlamaya ilişkin açılan davada, 3'ü tutuklu toplam 6 sanığın yargılandığı duruşmanın sabah bölümünde savunma yapan 3 sanık, suçlamaları kabul etmeyerek davanın gidişatını belirledi. Duruşma öğleden sonra devam etmek üzere ara verildi. MKE Roket ve Patlayıcı Fabrikası'nda 10 Haziran'da dinamit üretim bölümünde meydana gelen patlamada Ahmet Ünal, Fırat Elverir, İbrahim Özdemir, İhsan Küçükerdem ve Mehmet Kutlu hayatını kaybetti. Elmadağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame kapsamında, fabrika müdürü Durdu Uğur Şık (49), fabrika müdür vekili Kuntay Karabacak (50) ve iş güvenliği uzmanı Aynur Karabaş (49) tutuksuz yargılanırken, üretim mühendisi Zafer Sarı (37), asit, dinamit üretim takım lideri Oktay Armağan (47) ve patlayıcı üretim takım lideri Ahmet Atasoy (45) 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. "Güvenliği sağlamak sadece iş güvenliği uzmanının görevi değil" Sanıklar, mahkeme heyetine sözlü savunma yaptı. İş güvenliği uzmanı tutuksuz sanık Aynur Karabaş, "Fabrikada çalıştığım süreçte tüm yükümlülükleri yerine getirdiğimi düşünüyorum. Yönetmelikte olan iş güvenliği ile ilgili tüm eğitimleri verdim. Oradaki güvenliği sağlamak sadece iş güvenliği uzmanının görevi değil. Her seferinde temizlik yapılması gerektiğini belirttim. Atölyede otomasyon sistemi mevcut. Söz konusu eğitimleri fiili olarak verdik. Her atölye için hangi vananın ne zaman açılacağını bilmiyorum" dedi. "Suçu kabul etmiyorum""Bilmediğiniz bir şeyin eğitimini nasıl veriyorsunuz" sorusu yöneltilen Aynur Karabaş, teknik eğitimin verilmesinden işverenin sorumlu olduğunu belirterek, "Yılda 16 saat yasal zorunluluk olarak eğitim var. Vefat eden şahıslara eğitim verildi. Yeni başlayan kişilere de oryantasyon eğitimi verildi. Bilirkişi raporunda tarafıma isnat edilen 'gerekli bilinç oluşturamamıştır' ifadesi çok soyut. Bilirkişinin taraflı olduğunu düşünüyorum. Kazanın oluşumunda bana isnat edilen suçu kabul etmiyorum. Tüm çalışanların anti statik elbise ile çalışması zorunludur. Hepsinin de üstünde vardı bu elbise. Patlamanın olduğu gün ben izinliydim. Ahmet Atasoy, Zafer Sarı ve Oktay Armağan'ın gerekli kontrolleri yapması gerekirdi. Ben eğitimi verdikten sonra gerekli denetimleri yaptım. En son ne zaman atölyeyi ziyaret ettiğimi de hatırlamıyorum. Risk Değerlendirme Raporu benden önce çalışanlar tarafından hazırlanmış. Patlamanın gerçekleştiği atölyede bir sızıntının tespit edilip edilmemesine yönelik bir altyapının olup olmadığını bilmiyorum" diye konuştu. "Hafta içi bana sorun olduğu bildirilseydi engel olurdum"Tutuksuz sanık Kuntay Karabacak, 1998 yılından beri patlamanın gerçekleştiği fabrikada çalıştığını aktardı. Patlamanın olduğu gün işçilerin hafta sonu mesaisine geldiğini belirten Karabacak, "İşçilerin söz konusu bölümde çalışacaklarına dair haberim olsaydı ve hafta içi bana bir sorun olduğu bildirilseydi buna engel olurdum. Herhangi bir vardiya listesi de bana gönderilmedi. Cumartesi günü çalışmanın olduğunu biliyordum; ancak patlayıcı üretim müdürlüğündeki atölyede vardiyanın olup olmadığını bilmiyorum. Bu vardiya listesi bana ulaştırılmadı dolayısıyla bilgim yoktu. Patlama olduktan sonra bana vardiya bilgisi geldi. Suçlamaları kesinlikle kabuk etmiyorum, beraatımı talep ediyorum" dedi. "Sorumluluğum, bana arıza bildirildiğinde başlar"Tutuklu sanık Zafer Sarı da fabrikaya 1 yıldır üretim mühendisi olarak çalıştığını belirterek savunmasında şunları söyledi: "Benim sorumluluğumda 25 atölye var. Normalde temizlik, ustabaşının sorunluluğundadır. Gerekli temizliğin yapıldığına dair ustabaşı bize bir rapor sunar. Kağıt üzerinden ustabaşının temizliği yapıp yapmadığı denetleniyor. Üretim temiz başlayıp, temizlenerek bitirilmelidir. Patlamanın gerçekleştiği alanda 5 kişi görevliydi. İşe yeni başlayan kişiler de oradaymış ve hangi sıfatla orada bulunuyorlardı bilmiyorum. NGL tankının olduğu yer, beton duvarlarla ayrılmıştır sadece tek kapıdan giriş vardır. Manuel olarak kapı açılarak görevlendirilen kişi içeri girebilir. NGL tahliye görevi maktul Mehmet Kutlu'ya aittir. Bu bölgeye yönetmelikte belirtilen özel kıyafetlerle girilmesi gerekmektedir. Üretim yerlerindeki sorumluluğum, bana sadece arıza bildirildiğinde başlar. Onun dışında günlük rutin denetimlerimi gerçekleştiriyorum. Temizlik yapılıp yapılmamış olması tanktan belli olmadığı için ustabaşının sözlerine ve imzaladığı kağıda riayet etmek durumundayız. Patlamanın gerçekleştiği alana fabrika müdürü dahil teknik olarak kimsenin girmesi mümkün değildir. Yani tankın olduğu yere sadece orada çalışanlar girebilir. Maktul İbrahim Özdemir'de orada bulunan sorumlu 2'nci kişi olarak da belirtilebilir."