Bugün: 13 Mart 2025 Perşembe

SAĞLIK

"Deprem Korkusu: Psikolojik Etkileri ve Çözümler"


"Deprem Korkusu: Psikolojik Etkileri ve Çözümler"

Sürekli alarm halinde olmanın psikolojik ve fiziksel sağlığı olumsuz etkileyebileceğine dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu durum, vücutta stres hormonlarının sürekli yüksek kalmasına ve kronik yorgunluk, uykusuzluk, çarpıntı, dikkat dağınıklığı, tahammülsüzlük gibi belirtilere neden olabilir

2,39 B

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sürekli alarm halinde olmanın vücut üzerinde olumsuz etkileri olduğunu belirtti. Stres hormonlarının sürekli yüksek kalması, kronik yorgunluk, uykusuzluk ve dikkat dağınıklığı gibi belirtilere yol açabiliyor.

Son olarak 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı korkular ve kaygılar, insanların zihninde derin yaralar bırakmaya devam ediyor. Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, hem kayıpların acısını hissettiğimizi hem de benzer bir felaketle tekrar karşılaşma ihtimalinin getirdiği kaygılarla sürekli uyarılara maruz kaldığımızı ifade etti. Bu uyarılar, depremin belirsizliği ile birleştiğinde psikolojik açıda zorluklar yaşanmasına neden oluyor.

Belirsizlik, korku ve kaygıyı besliyor

Depremin ne zaman ve nerede olacağına dair belirsizlik, bireylerde yoğun saldırganlık ve kaygı yaratıyor. Demir, korkunun esiri olmamak, gerekli hazırlıkları yapmak ve çözüm odaklı bir düşünce yapısı geliştirmek gerektiğini vurguladı. Sürekli deprem korkusuyla yaşamanın duygusal durumda bir alarm haline sebep olduğunu ve bu durumun günlük yaşam kalitesini düşürebileceğini bildirdi.

Uzman Demir, olaylara karşı olan tepkinin beyin tarafından tehdit olarak algılandığını ve sürekli ‘savaş ya da kaç’ tepkisinin aktive olduğunu belirtti. Bu da, stres hormonlarının vücutta sürekli yüksek seviyelerde kalmasına yol açarak, kronik yorgunluk, uykusuzluk ve anksiyete gibi çeşitli psikiyatrik hastalıklara neden olabilir. Ayrıca, sosyal ilişkileri de olumsuz etkileyebilir.

Kontrol edilebilir noktalar üzerinde yoğunlaşmak önemli

Deprem bilinci taşınırken korku içinde yaşamanın farkında olunması gerektiğini vurgulayan Uzman Demir, bireylerin kontrol edebilecekleri alanlara odaklanmalarının önemini belirtti. Depremin ne zaman olacağı bilinmediğinden, bina güvenliğini artırmak ve acil durum çantası hazırlamak gibi adımların kaygıyı azaltacağını ifade etti.

Demir, felaket senaryoları üzerinde düşünmek yerine, yapıcı yaklaşım göstermenin daha sağlıklı olacağını söyledi. Sürekli olumsuz düşünce döngüsüne girmek yerine, eğer deprem olursa hangi güvenli noktalara gidebileceğimizi planlamanın kaygıyı azaltacağını belirtti. Ayrıca, stres yönetimi teknikleri ile psikolojik dayanıklığın güçlendirilmesini önerdi.

Haber tüketiminde dikkatli olunmalı

Kontrolsüz haber tüketiminin kaygıyı artırdığını belirten Uzman Demir, özellikle felaket senaryolarına odaklanan içeriklerin sürekli bir tehdit algısı oluşturduğunu açıkladı. Günde belirli bir zaman diliminde haberlerin takip edilmesi gerektiğini belirten Demir, sürekli deprem haberleri okumanın kaygıyı artıracağını ifade etti. Bilimsel ve yapıcı içeriklere odaklanmanın önemine değindi.

Bilinçli bilgi tüketimi için güvenilir kaynaklardan bilgi almak gerektiğine vurgu yapan Demir, bu noktada tüketilen bilginin bireyler üzerinde yararlı olup olmadığını sorgulamak gerektiğini söyledi.

Çocuklar üzerindeki etkiler

Çocukların ebeveynlerinin duygusal durumlarından etkilendiklerini belirten Uzman Demir, ebeveynlerin kaygı düzeyinin yüksek olmasının çocuklarla olan ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Çocuklara depremi ‘bazen olabilir ama biz önlem aldık, güvendeyiz’ şeklinde uygun bir dille anlatmanın önemini vurguladı.

Demir, çocukların kaygılarının küçümsenmemesi ama büyütülmemesi gerektiğini belirterek, ebeveynlerin çocuklarına güven vermesi gerektiğini ifade etti. Deprem hazırlıklarını eğlenceli hale getirerek öğretmenin çocuklar için daha faydalı olacağını dile getirdi.